Yaratılış (Genesis), Tanakh’ın ilk kısmı olan Tevrat’ın ilk kitabıdır. Kutsal İbranice’de kitabın adı ilk kelimelerinden gelir ve “başlangıçta” anlamına gelir. Ayrıca Hristiyanlık’ın kutsal kitabının ilk kısmı olan Eski Ahit’in (Old Testament) de ilk kitabıdır. Eski Ahit büyük oranda Tanakh ile aynı olsa da Hristiyan mezheplerine göre bazı farkları vardır.

Geleneksel olarak Yaratılış’ın yazarı Hz. Musa olarak kabul edilir. Ancak birçok modern araştırma, kitabın Hz. Musa’nın döneminden çok sonra yazıldığını işaret eder. Bu durumda kitap dini ya da tarihi bir eserden ziyade mitolojik bir eser olarak ele alınabilir. Ancak inançla ilgili olan bu kısmı bir yana bırakıp, biz kitapta neler anlatıldığına bakacağız.

Evren’in yaratılışı Yaratılış Kitabı’nın en başında anlatılmaktadır ve açıklamaya çok gerek kalmayacak kadar açıktır. Bu ksımda tanrı kelimesi olarak Kutsal İbranice olan Elohim kullanılır. Elohim aslında çoğul tanrılar demek olsa da tekil gibi kullanılır.

Yaratılış’tan Öncesi

Başlangıçta Tanrı Cennet’i ve Dünya’yı yarattı. Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı.

Cennet’i ve Dünya’yı yarattığı kısmı göğü ve yeri yarattı şeklinde de çevirilebilmektedir.

Yaratılış’ın 6 Günü

1. Gün:

Tanrı, “Işık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu. Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı. Işığa “Gündüz”, karanlığa “Gece” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu.

Tanrı’nın bir şeyi yaratmak için isim vermesi yeterlidir.

2. Gün:

Tanrı, “Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın” diye buyurdu. Ve öyle oldu. Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı. Kubbeye “Gök” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu.

3. Gün:

Tanrı, “Göğün altındaki sular bir yere toplansın, kuru toprak görünsün” diye buyurdu ve öyle oldu. Kuru alana “Kara”, toplanan sulara “Deniz” adını verdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. Tanrı, “Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar, türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin” diye buyurdu ve öyle oldu. Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar, tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu.

Böylelikle kara, deniz ve gök tamamen ayrılmış oldu. Unutmayalım ki gök ile Cennet de kastedilmektedir. Cennet artık yerden ayrıdır.

Bu kısımdaki diğer bir ilgi çekici ayrıntı da Tanrı’nın meyve ağaçlarını yaratmak yerine Yeryüzü’ne üretmesi için emrediyor. Yani yeryüzünü bu potansiyel ile yaratıyor.

4. Gün:

Tanrı şöyle buyurdu: “Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin.” Ve öyle oldu. Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı. Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu.

Büyük Işık ile Güneş, Küçük Işık ile de Ay’ın kastedildiği açıktır. Güneş’in ve Ay’ın tanrı olarak tapınıldığı düşünülürse, bu pasaj onların aslında sadece gerçek Tanrı’nın bir yaratımı olduğu anlaşılır.

5. Gün:

Tanrı, “Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun.” diye buyurdu. Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan canlıları ve uçan çeşitli varlıkları yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü. Tanrı, “Verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın.” diyerek onları kutsadı. Akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu.

Buradaki deniz canavarları basitçe deniz canlıları olarak anlayabiliriz. Tanrı’nın canavarlara savaşa girişme Mısır ve Mezopotamya Mitolojileri’nde karşımıza çıkmaktadır.

6. Gün:

Tanrı, “Yeryüzü çeşit çeşit canlı yaratık, evcil ve yabanıl hayvan, sürüngen türetsin.” diye buyurdu. Ve öyle oldu. Tanrı çeşit çeşit yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü. Tanrı, “İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım.” dedi, “Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.” Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı. Onları kutsayarak, “Verimli olun, çoğalın.” dedi, Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun. İşte yeryüzünde tohum veren her otu, tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak. Yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara, sürüngenlere -soluk alıp veren bütün hayvanlara- yiyecek olarak yeşil otları veriyorum.” Ve öyle oldu. Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu.

Burada insan kelimesi olarak Kutsal İbranice’de “Adam” kullanılmıştır. Bunu genel manada, erkeğin yaratılmasından ziyade insanoğlu olarak anlamak gerekir.

Tanrı yiyecek olarak sadece yeşil otları verdi. Buradan da anlayacağımız üzere aslında ilk mahlukat tamamen vejeteryan hatta belki de vegandı. Büyük Tufan’dan sonra et yemelerine izin verilecekti.

Tanrı “İnsanı kendi suretimizde yaratalım.” derken neden birinci çoğul şahıs kullanmaktadır. Bunun en çok kabul göre cevabı “asil biz” kavramıdır. Tıpkı karşıdakinin konumu gereği saygıdan ötürü sen yerine siz kullanılıyorsa, bir kişi de kendini üstün tutmasından dolayı kendisinden biz diye bahsedebilir. Aynı durum Kuran-ı Kerim için de geçerlidir.

“Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü.” sözünden yaratılıştan önceki şeylerin çok iyi olmadığını anlayabiliriz. Bu büyük ihtimalle “Şeytan’ın Varlığı Sorunu”na bir çözüm olarak da konmuştur. Tanrının yarattığı her şey çok iyidir ancak onun yaratımından öncesi de vardır ve ancak onlar Şeytan’ın kaynağı olabilir.

 

Yedinci Gün: İlahi İstirahat

Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı. Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi. Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.

Yedinci Gün sonunda Tanrı kaosa düzen getirmiştir ve artık dinlenecektir. Bu gün Sabbath günüdür ve kutsaldır. İnsanlar da istiharat etmeli, çalışmamalıdır. Yahudilik’te bugün Cumartesi iken, Hristiyanlık’ta Pazar, İslam’da Cuma’dır.

Tanrı Yedinci Günü Kustuyor, 1805, William Blake

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here