Platon idealarınn özelliğini bir yerlerde sıralamaz. Eserlerin genelinden ancak bunların neler olduğunu çıkarabiliriz.

  • İdea hep vardır. Ezeli ve ebedidir. Varlığa gelmez, varlıktan kesilmez. Ölümsüzdür.
  • İdea ne hareket eder, ne de değişir. Eksilmez, artmaz.
  • Bir bakıma öyleyken, başka bir bakıma farklı değildir. Örneğin cesaret ideası cesaret içerir ama biraz da olsa korkaklık içeremez. Kişilere göre cesur ve korkak olamaz. Mutlak cesarettir.
  • İdea -yine örneğin cesaret- bir insanda zuhur edecek bir şey değildir. Cesaret kişilerde değildir, o tinsel bir cesarettir.
  • Bütün cesurlar cesaret ideasından pay alırken, idea bu durumdan hiçbir şey kazanmaz ya da kaybetmez.
  • İdealar birdir ve parçaları olamaz. Herhangi bir şekilde bir çokluk içeremezler.

Bu özelliklere bakınca idealar, Parmenides’in Varlık’ına çok benzemektedir. Ancak Parmenides’in Varlık’ı maddi iken, idealar tinseldir. Ayrıca Parmenides’in Varlık’ı sadece tek var olan şey iken, idealar birden fazladır.

Bütün bunlardan ideaların yerinin insan zihni olduğu sonucuna ulaşmak makul gibi durmaktadır. Maddi olmayan idea, fiziksel olarak bir yerde olamaz ve idealar duyularla değil sadece akılla kavranabildiği için bulunduğu yerde insan zihni olabilir mi?

Platon’un zamanı bu tarz düşünceler için fazlasıyla erkendir. Tümeller veya ideaların insan zihnine bağımlı olduklarını düşünmek, o zaman için mümkün değildir. Öyleyse, idealar insan zihni olsa da olmasa da varlardır Platon’a göre. Aksi takdirde ideaların insan zihni tarafından üretildiği gibi bir sonuç ortaya çıkabilirdi ki bu Platon için kesinlikle kabul edilemez. İnsan ideayı icat etmiş olamaz, en fazla keşfetmiş olabilir.

Platon’a göre Timaios diyaloğunda anlattığı üzere, alemin yapıcısı Demiorgos’tur. Duyusal/fiziksel dünyayı düzensizlikten, kaostan alıp, düzene sokarken, idealara bakarak şekillendirmiştir. Buradan da anlaşılacağı gibi Platon, ideaların Demiorgos tarafından yaratıldığını düşünmemektedir çünkü onlar zaten ezelidir ve Demiorgos’tan bağımsız olarak varlardır. Demiorgos onları temaşa etmiş, maddeyi ona göre şekillendirmiştir.

Platon’a göre duyusal dünya bilgi edinmenin, bilim yapılmasının gerekliliklerine imkan vermemektedir. Duyusal dünya bilinmez bir karanlık iken, akılsal dünya ise bir şeyler bilebildiğimiz bir yerdir. Ama yine de nihayetinde bilinmek istenen dünya, duyusal dünyadır. İdealar kuramı yaşadığımız dünyanın bilinebilmesini sağlamak için ortaya atılmış bir görüştür. Öyleyse idealardan, duyusal dünyaya bir bağlantı, geçiş olmalıdır ki bunu bir sonraki yazıda konuşabiliriz.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here