Anaksimandros Thales’in çağdaşı öğrencisi ve arkadaşıdır. Thales gibi çok yönlüdür: matematikçi, devlet adamı, astronom, doğa bilgini, kartograftır. Yunanlılarda ilk defa yer ve gök haritası yapmaya çalışan kişi olarak bilinir. Diğer haritalara göre evrensel bir harita hazırlamaya çalışmıştır. Görüşleri, çoğu açıdan Thales’e göre bir ilerlemedir.

Kozmogonisi
Anaksimandros’un kayıp olan haritasının muhtemel şekli

Anaksimandros’un kozmogonisi Thales’in çok ötesindedir. Dünyası bir tepsi gibi değil de çapı yüksekliğinin üç katı olan bir silindir şeklindedir. Güneş batıdan battıktan sonra, bu silindirin altından dolaşarak tekrar doğudan doğmaktadır.

Anaksimandros’a göre dünyada boşlukta yüzmektedir. Dünya’nın yer değiştirmesi için bir neden gerekir ama Dünya Evren’in merkezinde olduğundan böyle bir nedeni yoktur. Aristoteles bu Dünya’yı etrafında eşit mesafelerde yiyecekler bulunan ama bunların hiçbirine yönelmeyerek acından ölen bir adama benzeterek eleştiririr.

Anaksimandros’un Yunan dünyasına güneş saatini getiren kişi olduğu tahmin edilmektedir.

Aperion

Anaksimandros, doğa hakkında eser yazıp, bu eserden bir cümlenin orjinal haliyle bize kadar ulaştığı kabul edilen ilk filozoftur. (Peri Physeos)

Var olan şeylerin ilkesi, aperion’dur. Şeyler ondan meydana gelir ve yine zorunlu olarak onda ortadan kalkarlar; çünkü onlar zamanın sırasına uygun olarak birbirlerine karşı işlemiş oldukları haksızlıkların cezasını (kefaretini) öderler.

Anaksimandros’a göre arkhe aperion’dur. Aperion hem nicelik bakımından sınırsız hem de nitelik bakımından belirsiz anlamına geldiği düşünülebilir.

Şeyler aperiondan meydana gelir ve zorunlu olarak gene ona geri dönerler. Bunun sebebi de birbirlerine karşı yapmış oldukları haksızlıklardır. Öyleyse dünya zıtlardan meydana gelmiştir. Bu zıtlar sırasıyla dünyaya hükmederek ortadan kalkmaktadırlar. Öyleyse aperion sonsuz olmalıdır.

Evren’i meydana getiren şeyler arasında büyük farklar, zıtlıklar vardır. Ateş, suyu kuruturken, su ateşi söndürmektedir. Dalgalar kayaları döverek aşındırırken, nehirler toprak taşıyarak denizleri doldurmaktadır. Birbirinin zıttı maddelerin nasıl olur da ortak bir arkhesi olur? Öyleyse soğuk olan su yerine, sıcak olan ateş yerine, kuru olan toprak yerine, daha asli bir arkheye ihtiyaç vardır. Bu arkhe ancak hiçbir nitelik taşımayan bir şey olabilir.

Thales arkhe olan sudan şeylerin nasıl meydana geldiğini açıklamamıştı. Anaksimandros ise bu konuya ayrıntılı bir şekilde değinmiştir. Her zaman genç, diri, her zaman canlı ve ezeli-edebi olarak hareketli olan aperion’dan önce kopma yoluyla sıcak ve soğuk çıkmıştır. Onlardan da ıslak daha sonra da kuru meydana gelmiştir. Dünyanın merkezinde kuru yani toprak vardır. Üstü suyla kaplıdır. Buharlaşarak havayı oluşturur. En dışta da bir ateş katmanı vardır.

Bu görüşünde yüksek noktalarda gözlediği deniz kabuğu fosillerinin etkisi olmuş olabilir. Hatta hayatın denizlerde başladığı ve daha sonra karaya geçtiği düşünerek, çok basit bir evrim teorisi ortaya atmıştır. En dıştaki ateş katmanı da zaman zaman çatlayarak havanın sızmasına sebebiyet vermiş ve yıldızların oluşmasına imkan sağlamıştır.

Varolmak Suçtur

Var olan şeylerin ilkesi, aperion’dur. Şeyler ondan meydana gelir ve yine zorunlu olarak onda ortadan kalkarlar; çünkü onlar zamanın sırasına uygun olarak birbirlerine karşı işlemiş oldukları haksızlıkların cezasını (kefaretini) öderler. Ortada bir yasa vardır. Belli bir varlık formu diğer formları baskılar ancak daha sonra tekrar yokolmaya mahkumdur. Ancak bu yasa bir doğa yasasından ziyade ahlaki bir yasadır. Bu ahlaki yasa kendisini bir doğa yasası gibi ortaya koymaktadır. Öyleyse Anaksimandros Evren’de bir nedensellik gördüğü aşikardır. Bu nedensellik suç-ceza nedenselliğidir. Toplum yasaları da aynı sebepten – haksızlıkları gidermek için vardır. Bunun en bilinen uygulaması da misillemedir (yani dişe diş göze göz).

Ancak bu nedensellik Nietzshce’nin de daha sonra değineceği gibi bizi çok kötümser bir dünya görüşüne götürür. Varolmak bir suçtur, cezasının ödenmesi gereken bir haksızlıktır. Belki de Herakleitos da bu görüşten etkilenerek «her canlı başka canlının ölümünü yaşar» der. Burada toplumsal düzenin bir plan değiştirmesini görmekteyiz. Adalet kavramı insandan doğaya aktarılmaktadır. Zaten bir görüşe göre Yunan felsefesi toplumsal yapının doğaya aktarılmasıdır.

Anaksimandros’un Önemi

Evren’in ve canlıların meydana gelişini bilimsel bir şekilde detaylı şekilde ele almıştır. Efsaneleri bir kenara bırakarak, kendi gözlemlerini ve deneylerini yapmıştır. Arkhe olarak su gibi belirli bir madde almak yerine, aperion’u seçmesi de diğer şeylerin meydana gelişini açıklamak açısından bir ilerlemedir. Oluş sürecini bir yasaya bağlar. Aperion’dan zıtların çıktığını ve Evren’de zıtlar arasında sonsuz bir mücadele olduğunu söylemesi, sonraki filozoflar tarafından da benimsenecektir.

Rafael’in Vatikan Sarayı’nın (Apostolik Saray) duvarına yaptığı Atina Okulu freskinde Anaksimandros’a rastlayabiliriz. Pisagor’un elindeki deftere bakmaktadır.

Atina Okulu Freski
Anaksimandros Pisagor’un elindeki deftere bakıyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here