Hint, Çin ve İran Medeniyetlerini ele almazsak Roma İmparatoru Justinianus’un Yunan Felsefesi’nin son okulu olan Atina Okulu’nu, Kilise’nin ve İmparatorluk yöneticilerinin gücüne özgür düşünce adı altında zarar verdiğini iddia ederek kapatmasına (MS 529) kadar geçen dönemdeki felsefeye Antik (İlkçağ) Yunan  Felsefesi denmektedir. Büyük İskender’in istilalarıyla Grek hakimiyetinin doruğa ulaşmasıyla başlayan ve Roma hakimiyetinin kurulması ile sona eren dönem de Helenistik Dönem diye adlandırılır (Yaklaşık MÖ 330 ile MÖ 130 arası).

Thales bir çok kaynakta ilk filozof olarak kabul edilir. Antik Yunanistan’ın yedi bilgesinden ilki olarak bilinir. MÖ 624 yılında şimdiki Aydın ilindeki Milet’te doğduğu sanılmaktadır. Bazı kaynaklar Fenike (bugünkü Lübnan) kökenli olduğunu söyler.

Antik Yunanistan’ın Yedi Bilgesi

Antik Çağ’da erdemleriyle Yunan Halkı’na örnek gösterilmiş yedi bilge vardır. Bunlardan Atina’lı devlet adamı ve yasa koyucu Solon ile günümüz Didim yakınlarındaki Miletos’lu gokbilimci ve filozof Thales öne çıkmaktadırlar. Ayrıca gene Didim yakınlarında bulunan Priene kentinden olan hukukçu ve şair Bias da şu anki Türkiye topraklarından çıkmış bir bilgedir.

Miletus

Milet (Miletus) günümüz Türkiye’sinde Aydın ili Didim İlçesi yakınlarındaki Menderes delta ovasına yakın antik bir liman şehridir. Kalıntılarının önemli kısımları Berlin’deki Pergamon Müzesi’ne taşınmıştır. Örenyeri yine de halen ziyarete açıktır.

Berlin Pergamon Müzesi’ndeki Miletus Çarşı Kapısı
Dalgın Thales

Thales felsefenin başlangıcı kabul edilir. Platon onunla ilgili bir hikaye anlatılır. Thales bir gün gökyüzünü seyretmek için dışarı çıkar. Yanında da bir rivayete göre yaşlı bir kadın hizmetçi vardır. Thales gökyüzünü seyrederken, önündeki çukuru farketmez ve içine düşer. Kadın bunun üzerine Thales ile dalga geçer. “Önündeki çukuru göremiyorsun ama yıldızları görmeye çalışıyorsun.“ der. Platon, “Felsefe ile uğraşanlar bu gülünç duruma düşenler insanlardır.” der.

Unutmayalım ki Thales de politika ile uğraşmış ve daha sonra uzaklaşıp kendini tamamen doğayı incelemeye adamıştır.

Thales’in Hayatı

Günümüze ulaşmış yazılı bir eseri olmadığından kendisi hakkındaki bilgiler tartışmalıdır. Thales ile ilgili bilgilerin büyük bölümü MÖ 5.yy’da yaşamış olan ünlü Yunanlı tarihçi Herodot ile Yunan filozoflarının biyografilerini derlemiş olan Diogenes Laertius sayesinde ulaşmıştır. Aristoteles ise Thales’e atfedilen fikirleri incelemiş ve öğretisi adına ana kaynak olacak şekilde bunlardan eserlerinden bahsetmiştir ancak bu bilgilere nasıl ulaştığı bilinmemektedir.

Thales, ticaretle uğraştığı için gemi ile Mısır’a seyahat etmiştir. Burada matematik öğrendiği söylenir. Bu onun görüşlerinin gelişmesinde çok etkili olmuştur. Döndüğünde Milet Okulu’nu kurmuştur. Bu okula İyonya Okulu da denir ve Thales’ten sonra Anaksimandros ve Anaksimenes ile devam etmiştir. İyonya, Yunan kavimlerinin İzmir-Aydın yöresinde kurduğu devletin adıdır. Aynı çağlarda Perslerin uzantısı sayılabilecek Lidyalılarla mücadele içindedirler.

Thales’e uğraştığı konuların insana bir şey (yani para) kazandırmayacağı yönünde eleştiriler yapılmıştır. Bunun üzerine havayı gözlemleyerek zeytinin bol olacağı bir mevsimden önce çok sayıda zeytinyağı değirmenini satın alıp bunları daha sonra kiraya vererek çok para kazandığı rivayet edilir.

Thales, Platon’a göre, yıldızları incelerken önündeki kuyuyu göremeyerek içine düşen dalgın, dış dünyadan tamamen uzak biriyken, Aristoteles’e göre zeytinyağı üzerine karaborsacılık yapan çok iyi bir iş insanıdır. Belki de her ikisidir.

Thales’e Atfedilen Bilimsel Başarıların Bazıları

  • Lidyalılar ile Medler arasındaki savaş sırasında meydana gelecek güneş tutulmasını önceden hesaplayabilmek,
  • Lidy
  • alıların, Medlere karşı yaptığı bir seferde Kızılırmak’ın su seviyeyisini derivasyonla düşürmesi ve rahatça bir köprü kurularak ordunun karşı kıyıya geçmesini sağlaması, 
  • Küçük Ayı Takımyıldızı’nı yön tayini için kullanması, 
  • Çapı gören çevre açının, dik açı olduğunu bulması, 
  • Mısır Piramitleri’nin yüksekliğini ölçebilmesi, 
  • Thales Teoremi.

Görüldüğü üzere Thales, tüccar, devlet adamı, mühendsis, matematikçi ve astronomdur.

Doğa Filozofu

Milet Okulu ile başlayıp sofistlere ve Sokrates’e kadar geçen dönemdeki Yunan düşünürlerinin (Presokratik ya da Sokrates’ten önce) uğraştığı konulara doğa felsefesi denir.

Doğa filozofları öncelikle görünüş ve gerçeklik ayrımı yapmaktadırlar.Yunan’da mevcut olan Antropomorfizm’e (insan biçimcilik: insana atfedilen özellikleri başka varlıklara atfedilmesi) karşı çıkmışlar, ilahların keyfi davranışlarıyla açıklanması mümkün olmayan düzenli fiziksel olaylardan ilham alarak, dünyayı değişmeyen esaslarla, rasyonel olarak izah etmeye teşebbüs etmişlerdir. Doğaya ilişkin çıkarımlar ancak doğanın kendi içinden elde edilebilir. Genel olarak, deneye dayalı bilgilere başvurmuşlardır. Bu ise, Fizik-Dünya’ya dayanan bir tavırdır.

Arkhe

Arkhe kavramı Milet Okulu’nun esas kafa yorduğu konudur. Arkhe, ilk madde, temel madde olarak düşünülebilir. Her varlığın özüdür. Türkçe felsefi terimlerde çok farklı karşılıklar da kullanılmaktadır (örn: özdeksel neden). Bu düşüncenin neticesinde en başa dönerek kozmogoni yani evrenin kökeni teorisi ortaya çıkar.

Arkhe Su’dur

Milet Okulunu’nun temel meselesi her şeyin geldiği, gittiği, yapıldığı, değişenin altında değişmeden kalan maddeyi yani arkheyi aramaktır.

Thales, doğadaki tüketilen maddeleri listelemiştir. Maddelerin var olmalarını ve daha sonra yok olup gitmelerini incelemiştir. Kalıcı gerçekliği temsil eden bir madde vardır. Thales’e göre bu madde su’dur. Karalar su üzerinde durmaktadır ve su arkhe olduğu için tüm maddelere dönüşme, bir diğer deyişle tanrısal yaratma özelliğine sahiptir. Buharlaşarak havaya, katılaşarak toprağa dönüşebilir. Thales’in gözlemlerine göre, zaten her şey sıvımsı bir varlıktan beslenmektedir. Her şeyin tohumu nemli bir yapıdadır.

Özetle Thales’in kozmogonisi şöyledir: başlangıçta, Kaos (düzensizlik, kargaşa, hercü merc) değil, düzenli ve müsbet bir varlık olan “Su” mevcuttur. Diğer bütün cisimler Su’dan meydana gelmiştir. Su, okyanus olarak sonsuza uzanmaktadır. Düz bir levha şeklinde olan Arz, bu suyun üstünde yüzmektedir.

Aristoteles’e göre, Thales’in dünyanın su üstünde yüzme görüşü orjinal değildir. Bu bir çok eski din ve mitolojide olan bir kavramdır. Thales bu fikirleri yaptığı seyahatlerden edinmiş olabilir.

Herodot’un “Mısır Nil’in bir hediyesidir.” sözünü, Nil’in taştığında etrafına nasıl hayat verdiğini bizzat görerek anlamış olabilir. Ayrıca suyun donarak katı olmaya ve ısınarak gaz haline geçmeye çok elverişli olması da diğer maddelerin özü olması açısından aklına makul gelmiş olabilir.

Thales’in tüm canlıların etrafı suyla çevrili vaziyette doğduklarını görüyordu ve hayatlarını onu içmeden devam ettiremediklerini düşünüyordu. Buradan yola çıkarak suyu da ilahi hayat ile dolu, hayat veren bir element olarak görüyordu. Maddi gerçekliğin içinde ilahi olan var mı? Sonlu olanın içinde sonsuz olan var mı? Sıvıların canlı bedenlerinde miktarının fazlalığı ve işlev olarak da ehemmiyetli olmasına da dikkat etmiş olabilir. Belki de en önemlisi ise mitolojik dünya tasavvuruna uygun olarak suyu tanrı olarak her şeyin kaynağında görmüş olmasıdır.

Her Şey Tanrılarla Doludur!

Aristoteles bu görüşe “Ruh Üzerine – De Anima” adlı eserinde değinir. Thales’in bu sözle «bir alem ruhu» ya da «her şeyi sudan meydana getiren bir tanrısal ruh» kastettiği düşünülür. Mıknatısın demiri çekmesi gibi her şeyin esrarengiz canlı bir güçle dolu olduğunu benimsemiş olabilir. Canlı – cansız diye bir ayrım yoktur. Maddeyi canlı olarak kabul eden görüşe hilozoizm (canlı maddecilik) denir.

Thales’in Önemi

Thales’in verdiği cevaplardan daha ziyade, cevaplarının türü onu önemli kılar. İlk kez Evren’in arkhesi nedir sorusuna natüralist bir açıklama vermeye çalışmıştır. İlk kez efsaneden bilime (mitostan logos’a) geçişten açıkça bahsedebiliriz. Diğer yandan, Hesiodos’tan beri süre gelen «hiçten hiçbir şey çıkmaz» anlayışını da devam ettirmiştir. Thales de çokluğun arka planında bir birlik olduğunu düşünmüş ve onu aramıştır.

Thales’in görüşü eleştiriye ve gelişmeye açıktı. Bu da bilim ve felsefenin ilerlemesi açısından önemliydi. Arkhenin farklı şekillere dönüşebilmesi, insanlarn duyularını da sorgulamasına sebebiyet verecekti, şüpheci tohumlar ekecekti.

Thales’ten önce Yunanlılar doğadaki her olayı tanrılara bağlamaktaydı. Mitolojik olgular gündelik hayat için de geçerliydi. Milet Okulu ile beraber doğa, olgular birleştirilerek açıklanmaya çalışılmıştır fakat tanrısallıktan vazgeçilmemiştir. Thales, herşeyin içinde tanrıların var olduğuna inanmıştır. Mıktanıtısın çekme gücü içindeki canlılıktan varolduğunu düşünmüştür. Bunlar Thales’in panteist (tüm tanrıcılık, Evren’in Tanrı ile bir olması, Tanrı’nın herşeyi kapsaması) olarak kabul edilmesine yol açacaktır.  Bu bildirimler sonucu Aristoteles, Thales’in “dünyanın ruhu” kavramını imlediğini düşünmüştür. Böylelikle ruhun ölümsüzlüğü sonucuna vardığı düşünülmüştür. Yani Thales’in kozmolojisi hilozoisttir.

Thales’in ateist olduğunu iddia edenler de olmuştur ancak bu tartışma gereksiz gibi durmaktadır. Thales suya tanrı demiş olabilir ama bu belirli bir dini inanç kastedilerek söylenmemiş olduğu aşikardır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here